27 Temmuz 2015 Pazartesi

Cinderella

Bilindik bir masalın sinema uyarlaması. Aslında masalla ilgili hemen hemen her şeyi biliyoruz, filmi izlemeden önce sıkıcı olacağını sanıyordum ama film sonuna kadar kendini izlettiriyor. Konuyu bilmemize rağmen içerdiği öğelerle seyirciyi sıkmıyor.

Yer yer ufak espriler mevcut, ama esas müzikleri kayda değer. Görsellik olarak da tatmin ediyor.

Filmde Cate Blanchett'ın ne kadar usta bir oyuncu olduğunu görüyoruz. Rolünün hakkını gerçekten veriyor. Bir de üvey annenin kedisinin adının Lucifer olması da ironik. Sadece bu filmde mi yoksa bize öğretilen masalda da mı bu şekilde incelemek gerek.

Boş bir zamanda izlenebilecek bir film. Beklentilerimin üzerinde çıktı.



25 Temmuz 2015 Cumartesi

Self/less

Konu itibari ile benzer filmler var ancak yine de ilginç geldiği için sinemada izledim. Sinemada maalesef izlendiğine değmiyor ancak evde gayet güzel izlenebilir, tabi biraz hızlandırarak.

Öncelikle filmi izlemeden önce trailer ların izlenmemesi gerekli. Filmin ilk yarısı tamamen trailerlarda yer alıyor. Bu açıdan çok sağlam spoiler mevcut.

Çok ufak bir kadro ve senaryodaki altyapı eksikliklerinden dolayı harika bir konunun harcanışını görüyoruz filmde. Kimi duygusal sahneler gereğinden fazla uzun oluğu için sıkıyor.

Filmde tek zevk aldığım yer, Louisiana sokaklarında, yerli halkın icra ettiği Jazz müzik sahneleri idi. 



Dracula Untold

Kazıklı Voyvoda, Osmanlı ve Drakula'nın nasıl doğduğuna dair bir film. Görsel açıdan başarılı, kendini izlettiriyor. Filmde yer alan Türk öğeleri ve Tük betimlemeleri ise dikkat çekici.

Osmanlı İmparatorluğu'nun o dönemde idaresi ve gücü hakkında "diğerlerinin gözünden" görmek ilginç geldi bana, ana konudan ziyade. Ana konu belli, daha önce işlenmiş benzer filmler de mevcut.

Vampir öğeleri, hangi fedakarlıklardan ve zorunluluklardan dolayı "dark side"a geçiş yaşanıyor, bunları izlemek güzel elbette ancak Yeniçeri kavramının sadece ders kitaplarından okunduğu şekilde değil de filmde işlendiği gibi bir dram olması ilginç geliyor. 

Muhakkak film yanlı, Yeniçeri kavramının tarihsel açıdan incelenip okunması gerekli, sadece bu filme bakarak Osmanlı'nın bu şekilde bir sistemde Yeniçeri kavramı oluşturduğuna inanmamak gerekli, sorgulamak lazım.

Ama filmden aklımda kalan "Bu gidişle tüm dünya yakında Türk olacak." diyaloğu idi.

Film boş zamanda izlenebilecek bir yapıda.



The Salvation

Her şeyden öte, Mads Mikkelsen'ı bir Western filminde görmek için izledim bu filmi. Dogma95 akımının yeni dönem filmlerinde başrol oyuncusu ve popülerliğine Hannibal isimli TV dizisi ile erişmişti. Dram performansı çok iyi.

Oyuncu kadrosunda Eva Green de yer almasına rağmen film kendini çok zor izlettiriyor. Sinemada kesinlikle izlenmez ancak film görsek yönden olsun oyuncu performansı yönünden olsun gayet başarılı fakat konu artık çok sıradan. Filmin başından itibaren sonunda ne olacağını biliyorsunuz.

Aynı konuya sahip onlarca film varken eğer siz de bu aynı konuda film çekecekseniz izleyiciyi filme bağlayıcı öğeler koymalısınız. Ancak bu şekilde diğer filmlerden sıyrılabilirsiniz ve kendinizi izlettirebilirsiniz. Bu filmde öyle bir durum söz konusu değil.

Her şeyiyle olması gerektiği gibi bir film fakat izleyene tat vermiyor.



23 Temmuz 2015 Perşembe

Terminator Genisys

Uzun bir aradan sonra sinema salonunda jenerik müziğini bangır bangır duymak gerçekten hoştu. Filmin ilk dakikalarındaki açılış sahnesinde, serinin orjinal filmlerini hatırlatıcı öğeler mevcut. İşte tam o anda ilk filmdeki tasvir ve sinemada görsel öğelerin kullanımı ile 31 sene sonraki sinema ve görsel efekt farkını görebiliyorsunuz.

Günümüzde devam filmlerinin bir çoğu konu bütünlüğünden ziyade hafif remake hafif de alternatif serinin devamı şeklinde. Bu olguyu kabullenip izlemeye başlarsanız, açılış sahnesinde ciddi ciddi heyecana kapılıyorsunuz filmin devamı için.

Nitekim filmin devamı da kendini izlettiren, sıkmayacak şekilde devam ediyor. Özellikle ilk yarıda orjinal seriye atıflar hat safhada. İzledikçe sahneleri çok rahat hatırlıyorsunuz. Güzel tarafı fazla batmıyor insana bu şekilde kurgu.

Naçizane tavsiyem kesinlikle fazla trailer izleyerek gitmemek. Bazı kilit sahneler direk spoiler olarak trailer larda mevcut. Hadi gelsin de göreyim o sahneyi modunda oluyorsunuz, trailer larda biraz tadını kaçırmışlar.

Dizi oyuncularının sinema filmlerindeki performansı genelde pek başarılı olmuyor. Bu açıdan Emilia Clarke konusunda filme gitmeden önce ciddi şüphelerim vardı. Ancak Daenerys Targaryen olarak oyunculuk namına pek öne çıkmasa da buradaki hali gayet başarılı. Film akışında göze batmıyor ancak Sarah Connor olarak daha sert mizaçlı birisi oynasa belki daha iyi olabilirmiş. Bu açıdan gözüm Lena Headey aradı.

Film çekimlerinin hemen hemen hepsi, finalden sonraki sahne hariç gece çekimi. 3D olarak gözleri aşırı yoruyor. En büyük rahatsızlığım bu filmle alakalı. 3D olarak birkaç sahne var ama açılış sahnesi hariç pek bir avantajı bulunmamakta.

Gerek içerdiği espri/komedi öğelerinin göze batmaması, gerek orjinal seriye göndermeler ve alternatifleri, gerekse kendi kurgusu ile çok güzel 2 saatinizi geçirten bir film. Oyuncu kadrosu çok çok az olmasına rağmen filmden keyif alıyorsunuz. sinemada izlemek sadece seriye saygı açısından gerekebilir.

Son olarak, Arnold Schwarzenegger tekrar beyazperdede görmek gayet hoş. T-800'ü özlemişiz.



Chappie

Ana fikir olarak biraz ümit vaadetse de oyunculuklar filmin sürekliliğini sağlayamıyor.

Nitekim filmin düşük bütçeli olması seyirciyi doyurmuyor.

Zaman varsa izlenebilir.



Predestination

Konu itibari ile zaman yolculuğu klişe gelebilir ancak son 10-15 dakikasına kadar tam manası ile filmi anlamış olmuyorsunuz. Benzer onlarca film olmasına rağmen insanı sonsuz döngüye sokması filmi diğerlerinden ayırıyor.

Oyunculuklar da tatminkar. Mekan ve dönem tasvirlerinde göze batan pek bir durum yok.

Kendi içinde onlarca paradoks ve mantık hatası olmasına rağmen kendini izlettiriyor. İlk yarım saat zaman yolculuğu filmi olduğunu anlamıyorsunuz bile.

Keşke, sinemada izleyebilseydim.


Run All Night

Aynı konuya sahip onlarca film mevcut. Genel itibari ile karanlık ortamı, gece çekimleri de cabası.

Bir yerden sonra filmde izleyicinin gözüne sokulurcasına gösterilen detayların filmin ilerleyişinde karşınıza çıkması bariz sırıtıyor.

Aksiyon idare eder ancak takip ve dövüş sahneleri gereksiz uzun sıkıyor bir yerden sonra.

Zaman geçirmek için bile izlemek için gerçekten bol boş vakte ihtiyaç var.



Jurassic World

Çocuk filmi, ergen bile değil. net.

Birkaç "vahşet" sahnesi mevcut onda da eylem çok basit kalıp "efekt"ler dolaylı anlatılıyor.

Disneyland/Universal Studio tarzı eğlence parklarının dinazorlusu. Konsept ve konu itibari ile doğru ancak Disneyland yerine buraya giden bir çocuğun gözünden film işlenmiş. Ayrıca alabildiğine Holywood klişesi, alabildiğine ürün yerleştirme mevcut.

Aksiyon ise hak getire. Vahşet filmi izlemeye gerek yok ancak dinozor etrafa, insanlara saldırınca biraz +15'lik görüntülerin çıkması lazım ama nafile. 

3D'lik bir aksiyon da mevcut değil. Sinemada izlemek zaman kaybı olur.


Kingsman: The Secret Service

Casusluk temalı genç neslin baş kahraman olduğu film.

Görece aksiyon bulunmakla beraber konsept itibari ile genç nesle hitap ediyor. Filmdeki dünyanın sonunu getirme planı bana orjinal geldi onun haricinde filmin ilerleme süreci, konuları farklı da olsa gayet olağan, tahmin edilebilir ve klişe.

Sinemada izlemeye değmeyecek, vasat olmayan, zaman geçirmek için izlenebilecek bir film.


Mad Max: Fury Road

Öncelikle, bu film sinemada izlenir. Verdiğiniz paranın hakkını veriyor. Görüntülerin çoğu gündüz ve aydınlık ortamlarda geçtiği için 3D olmasına rağmen karanlık ve puslu sahneler çok çok az, 3D olmasının da dezavantajı yok, alabildiğine aksiyon.

Duygusal/romantik sahneler topu topu 2-3 dakika bile yok, salt aksiyon için gitmiş insanları bile tatmin edebilir. Hele hele genellikle Holywood filmlerinde olan çocuk-ebeveyn ilişkisi ve diyalogları bunda yok (dolaylı var aslında ama göze batmıyor) o açıdan harika. Mantık hataları göze batmayacak kadar az, zorla bulmak isterseniz ancak bulursunuz.

Sinemadan çıkınca mutlu muydum, evet.

Ancak, beni kesti mi, tatmin etti mi hayır. Daha önceki mesajlarda bahsedilen post-apokaliptik dünyanın ruhu yansıtılmamış. Filmin iç dünyasına ait konu çok zayıf. Aksiyon sahneleri sıkmıyor, birbirini tekrarlamıyor ama insanı yerinde durdurmayacak kadar da sürükleyici değil. 

Seslendirmenin montajında sorunlar var, sanki filmin orjinal dili farklıymış da İngilizce dublaj yapılmış gibi kimi yerde çok eğreti duruyor. Marvel adaptasyonlarından daha iyi ancak Mad Max isminin hakkı verilmemiş. 

Oyunculuk için ise Tom Hardy beğenilmemiş, Charlize Theron çok beğenilmiş ama genel olarak bakıldığında şahane performans gerektirecek pek bir alt metin de bulunmadığı için her iki değerlendirme de hatalı. Müzikler ise biraz daha insanı gaza getirecek, betimlenen o dünyaya yakışacak melodiler olabilirmiş.

Ayrıca Ankara CEPA Salon 2'de sanki netlik sorunu vardı, 1080p trailer ler daha netti sanki.


Fury

Gayet başarılı bir film. Zaman zaman incilden alıntılar biraz sıksa da savaşın acımasızlığını bir nebze ortaya koyabiliyor. Dram öğeleri de mevcut.

Hele hele World of Tanks oyuncuları için Tiger ile kapışma anı güzeldi.



The Giver

Bundan 5 sene önce çekilse adından ciddi söz ettirebilecek bir film ama şu ana kadar benzeri yapılmış bir çok film olduğu için sıradan geliyor. Tema sevgi ve duygular olunca izlettiriyor, sıkmıyor ama izleyicide film yer etmiyor.



The Hobbit: The Battle of the Five Armies

Önceki 2 filmi hatırlayıp öyle seyretmek gerekiyor. 3D olarak birkaç güzel sahnesi var, kabul ama savaş sahnelerinin çoğu bilgisayar yardımıyla yapıldığından insana doyurucu gelmiyor. Çok daha etkileyici bir film bekliyorsunuz ama "hımm" diyor insan.

Oyunculuklar maalesef vasat, çok sırıtıyor. Yine de tür ve seriyi sevenler için kesinlikle izlenir. Süresi uzun olmasına rağmen nadiren sıkılıyor insan. (konu çok olunca pek uzatılacak sahne kalmıyor haliyle)